Kapital Ne Zaman Türkçeye Çevrildi? Bir Metnin Türkiye’deki Serüvenine Yakın Plan Bazı kitaplar vardır, ilk sayfasını açtığınız anda sadece bir “eser” okumazsınız; bir tarihin, bir tartışmanın, hatta bir kuşağın nabzını tutarsınız. Karl Marx’ın Kapitali de bizde tam böyle bir metin. “Peki ama Kapital ne zaman Türkçeye çevrildi?” diye sorulduğunda, tek bir tarihe iğne atıp “işte o gün” demek yetmez; çünkü bu serüven, özetlerle başlayan, yasaklarla sekteye uğrayan, sonra da tam çevirilerle derinleşen çok katmanlı bir hikâye. Köken: Osmanlı’nın Son Döneminde İlk Karşılaşma (1912) Türkçedeki en erken karşılaşma, “tam çeviri” değil, bir özet-özetle başlıyor. 1908 Hürriyet Devrimi’nin açtığı havada, Osmanlı Yahudisi…
Yorum Bırakİlginç Kesitler Yazılar
Bir zamanlar tarih kokan topraklarda, iki dostun yolları kesişti: biri stratejileriyle imparatorluklar kuracak kadar zeki, diğeri kalpleri iyileştirecek kadar empatikti. Bu hikâye, sadece iki insanın değil, bir milletin kaderinin de şekillendiği bir dönemin öyküsüdür. Bir Devletin Kalbinde Doğan Yasalar: Kanunnâme-i Âli Osman Strateji ve Merhametin Buluştuğu Yol Bir zamanlar Osmanlı’nın en ihtişamlı döneminde, devletin temellerini sağlamlaştıran bir belgenin adı dilden dile dolaşırdı: Kanunnâme-i Âli Osman. İşte bu belge, sadece bir yasa metni değil, bir medeniyetin pusulasıydı. Onu anlamak için, dönemin iki farklı karakterini tanımamız gerekir: Ali ve Nigar. Ali, genç yaşta devlet işlerinde görev almış, soğukkanlı ve çözüm odaklı bir…
Yorum Bırakİngilizce Öğrenmek İçin Gramer Şart Mı? – Bir Felsefi Bakış Dil, insanın düşüncelerini, duygularını ve gerçeklik anlayışını ifade etme biçimidir. Felsefi bakış açısıyla dilin doğasını incelemek, sadece iletişimi değil, aynı zamanda insanın kendini dünyada nasıl konumlandırdığını anlamamıza yardımcı olur. “İngilizce öğrenmek için gramer şart mı?” sorusu, yalnızca bir dil öğrenme meselesi olmanın ötesine geçer. Bu soru, dilin doğasını, öğrenme sürecini ve epistemolojik, ontolojik ve etik anlamlarını sorgulayan derin bir düşünsel sorgulamayı başlatır. Epistemolojik Perspektif: Dil ve Bilgi Arasındaki Bağlantı Epistemoloji, bilgi teorisini inceleyen bir felsefe dalıdır. Bir dil öğrenmenin epistemolojik boyutunda, dilin bilgi edinme ve iletme sürecindeki rolünü irdelemek gerekir.…
Yorum Bırakİman Tahtasında Baskı Neden Olur? Kültür, Beden ve İnanç Arasında Antropolojik Bir Yolculuk İnsan kültürleri, bedenle anlam üretmenin sayısız yolunu bulmuştur. Kimi toplumlarda beden bir tapınaktır, kimilerinde bir mesaj, kimilerinde ise kutsal bir anlatının aracı. Bir antropolog olarak beni en çok büyüleyen şey, insanın hem ruhunu hem bedenini nasıl anlamlandırdığıdır. “İman tahtasında baskı neden olur?” sorusu, ilk bakışta yalnızca biyolojik bir açıklama gerektiriyor gibi görünür; ama dikkatle bakıldığında, bu soru bedensel deneyimin kültürel ve sembolik bir anlamla nasıl iç içe geçtiğini gösterir. Bu yazıda, iman tahtasındaki baskıyı yalnızca fizyolojik değil, aynı zamanda kültürel, sembolik ve toplumsal bir bağlamda inceleyeceğiz. —…
Yorum BırakÜnsüz Göçüşmesi Nedir, Örnekleri Nelerdir? Dilin Akışındaki Sessiz Dönüşüm Dil, sadece kelimelerin toplamı değil; tarih boyunca değişen, dönüşen, yaşayan bir sistemdir. Tıpkı toplumlar gibi, diller de zaman içinde kendilerini yeniler, sadeleşir veya karmaşıklaşır. Türkçenin bu sürekli devinimindeki en dikkat çekici ses olaylarından biri de ünsüz göçüşmesidir. Bu olay, seslerin yer değiştirmesiyle ortaya çıkar; yani dilin doğal evriminde küçük ama etkili bir dönüşüm noktasıdır. Ünsüz Göçüşmesinin Tanımı Ünsüz göçüşmesi, bir kelimede bulunan iki ünsüzün yer değiştirmesi olayıdır. Bu değişim genellikle telaffuzu kolaylaştırmak, akıcılığı sağlamak ya da konuşma diline uyum göstermek amacıyla gerçekleşir. Bu tür ses olayları, dilin doğasında var olan “ekonomiklik…
Yorum BırakÇömeldi Ne Demek? Felsefi Bir Deneme Filozofun bakışıyla her eylem, yalnızca bedensel bir hareket değil; aynı zamanda varlık, bilgi ve etik üzerine düşünmeye açılan bir kapıdır. “Çömeldi” kelimesi de böyle bir eylemi ifade eder: insanın dikey konumdan yere yakınlaşması. İlk bakışta basit bir bedensel hareket gibi görünse de, felsefi açıdan incelendiğinde etik sorumlulukları, epistemolojik sorgulamaları ve ontolojik derinlikleri barındırır. Çömelmek, insanın dünyayla kurduğu ilişkiyi farklı bir düzleme taşıyan simgesel bir eylemdir. Etik Perspektiften Çömeldi Etik açıdan “çömeldi” kelimesi, alçalışın ve tevazunun beden üzerinden ifade edilişidir. Bir insan başkasının seviyesine çömeldiğinde, eşitlik duygusunu pekiştirir. Çocuğun göz hizasına çömelmek, onunla eşit bir…
Yorum Bırakİkmal Edilmesi: Ekonomik Perspektiften Bir İnceleme Ekonomi, sınırlı kaynaklarla sınırsız ihtiyaçları karşılamaya çalışan bir sistemdir. İnsanlar ve toplumlar, her gün çeşitli kararlar almak zorunda kalırlar: Hangi malı üretecek, hangi hizmeti sunacak, hangi kaynakları nasıl kullanacaklar? Bu kararlar, seçimlerin sonuçlarıyla şekillenir. Zira her seçim, bir fırsat maliyetine sahiptir. Bu noktada, “ikmal edilmesi” kavramı da ekonominin temel taşlarından biri olarak karşımıza çıkar. İkmal edilmesi, kaynakların verimli bir şekilde kullanılması, mevcut kaynakların ihtiyaçları karşılamaya yetmemesi durumunda ise dışarıdan sağlanan tedarik anlamına gelir. Peki, bu kavram piyasa dinamiklerini nasıl etkiler ve toplumsal refahı nasıl şekillendirir? İkmal Edilmesi Nedir? Ekonomik anlamda, ikmal edilmesi bir ürün…
Yorum BırakHanya Kalesi Nerede? Yanlış Sorudan Doğru Cevaba: Hanya’da “Tek” Kale Yok! Açık konuşalım: “Hanya Kalesi nerede?” sorusu, sorunun kendisi kadar yanıltıcı. Çünkü Hanya (Chania) bir kaleden ibaret değil; Venedik surları, Bizans akropolü ve Osmanlı döneminin eklemleriyle katman katman bir savunma ekosistemi. Yani, tek bir noktayı iğneyle haritada işaretlemek bu kenti fakirleştiriyor. Bu yazıda o kolaycı anlatıyı söküp, yerine hakkını veren bir çerçeve koyalım. Tartışmaya da davetliyim: “Hanya Kalesi” diye ısrar edenler gerçekten neyi kast ediyor? Kısacası: Hanya’da ziyaretçilerin “kale” diye gördüğü yer çoğunlukla Firka Kalesi (Firkas/Firka Fortress); Eski Venedik Limanı’nın batı ucunda, deniz girişini tutan burç. Ama şehir bununla bitmiyor—hatta…
Yorum BırakGlobal İnşaat Sahibi Kim? Edebi Bir Yolculuk Bir edebiyatçının kalemi, çoğu zaman taş, çimento ve demirle örülmüş binalardan çok, kelimelerle kurulan yapılara odaklanır. Ama kelimelerin de kendine ait mimari özellikleri yok mudur? Harfler tuğla, cümleler kolon, paragraflar kat kat yükselen yapılar gibidir. Edebiyat, bize sadece hikâyeler anlatmaz; aynı zamanda toplumsal düzenin, hayallerin ve güç ilişkilerinin inşasını da gösterir. İşte tam da bu noktada, “Global İnşaat sahibi kim?” sorusu yalnızca ticari ya da kurumsal bir merak değil, edebiyatın derinliklerinde yankılanan bir metafora dönüşür. Kelimelerden İnşaatlar Kurmak Edebiyatta inşaat, yalnızca binaların yükselmesi değil, karakterlerin dünyalarının inşa edilmesi anlamına da gelir. Dostoyevski’nin kahramanları,…
Yorum BırakGetir Yaş Sınırı Var mı? Güç, İdeoloji ve Toplumsal Düzen Çerçevesinde Bir Siyasi Analiz Siyaset bilimi, toplumların güç ilişkileri, iktidar yapıları ve toplumsal düzen üzerinden şekillenen dinamikleri inceler. Bu bakış açısıyla, toplumların bireylerine nasıl biçimler sunduğu ve bu bireylerin ne ölçüde toplumsal yapıların içine dahil olduğu üzerine kafa yormak kritik bir öneme sahiptir. Bugün, Türkiye’nin hızla büyüyen teknoloji şirketlerinden biri olan Getir’in yaş sınırı uygulamaları üzerinden, iktidar, kurumlar, ideoloji ve vatandaşlık ilişkilerini analiz edeceğiz. Bu yazıda, hem erkeklerin stratejik ve güç odaklı bakış açılarını hem de kadınların demokratik katılım ve toplumsal etkileşim odaklı bakış açılarını harmanlayarak, iş dünyasında yaş ve…
Yorum Bırak